|
TARİHTEN BUGÜNE ALUCRA
Ilimsu irmaginin üstlerine uzanan Alucra kasabasi, yükselen tepeler arasinda genis bir vadidedir. Bölge Kovata daglari tarafindan kuzeyden sinirlanmistir. Aralarinda sahile dogru akan dereler, güneyde Kelkit vadisi ile Alucra bölgesini bölen Berdiga daglari vardir.
Alucra adinin kesin olarak nereden geldigi bilinmemektedir. Türk öncesi döneme ait olabilecegi sanilmakta ise de bazi arastirmacilara göre Alucra adi, yörede çok bulunan Aluç agacindan gelmistir. Buraya “aluç bölgesi, aluç yeri” denmis ve daha sonra buraya yerlesenler aluç adini vermisler, aluç adi da Alucra olmustur.
Bir arastirmaci da Dogu Anadolu ve çevresindeki cografî isimlerin Türkçe oldugunu, çogunun bir baska cografyadan tasinsa bile, bu isimlerin Asya cografyasi ile karsilastirildiginda, büyük tarihî yerlesme merkezlerinden köylere kadar birçok yerlesme merkezi adinin Orta Asya veya Idil boylarindan geldigini ileri sürer. Buna göre Orta Asya’daki Alicur, Anadolu’da Alicura, Alicra, daha sonra da bugünkü söylendigi gibi Alucra olmustur . XIX. yüzyilda Alucra adi, Rumlarca “Aloutza” biçiminde kullaniliyordu .
Bölgenin ilk defa Hititler zamaninda tarihî çaglara geçtigi, Hitit metinlerinde “Azzi-Hayasa” ülkesi olarak adlandirildigi ve buralarda Kasgalar’in yasadigi belirtilmektedir. Kafkaslar’dan inen Kipçak Türkleri’nin atalari olan Kimmerler’in ve onlarin arkasindan gelen Iskitler’in buralara ne nispetle yayildiklari ve ne gibi kuvvetlerle karsilastiklari hakkinda ayrintili ve yeterli bilgi yoktur. Persler, Anadolu’yu fethettikleri zaman bölgeyi de kendilerine baglamislardi. Bölge, daha sonra Pontos Devletinin sinirlari içinde kalmistir (M.Ö. 298-63) .
Abbasiler döneminde isgal edildigi bilinen bölge, Mengücekli, Trabzon Komnenos devirlerini yasamistir.
Bölge, Akkoyunlu Uzun Hasan Beg’in Otlukbeli Savasi’nda Fatih Sultan Mehmed’e yenilmesinden sonra (11 Agustos 1473) Osmanli egemenligine girmistir.
Mahalli arastirmacilar, savasin yapildigi yer olan Otlukbeli’nin, Alucra yöresinde bugün ilçe merkezi olan Çamoluk’un Kaledere köyünün kuzey dogusunda oldugunu söylemektedirler. Bu konuda tarihçilerin ortak görüsü savasin Otlukbeli yahut Baskend mevkiinde meydana geldigidir. Bu mevki, Erzincan ile Tercan arasinda ve “üç-agizlu” denilen yer civarindadir . Evliya Çelebi, Seyahatnâme’sinde Tercan’i anlatirken “...Uzun Hasan Câmii vardir ve nâhiye merkezidir. Bu yakinlarda Otlukbeli’nde Fâtih Sultan Mehmed Uzun Hasan’i mahv etmistir. Hâlâ muhârebe meydaninda köylüler çift sürerlerken cesetler ve cesetlerin üzerinde para bulurlar, aradan 167 yil geçmistir” diye yazmistir .
Alucra’nin ekonomisi Osmanlilar devrinde daha çok ziraate ve küçük el sanatlarina dayaniyordu. Özellikle kilim ve aba dokumaciligi kaza ekonomisinde önemli bir yere sahipti. Ayrica, kazada bulunan ve çelik imâl edilen maden ocagi da isletilmekte idi. Baslica mahsulü ise bugday, arpa, bakla, fasulye, sebze, kavun, karpuz, üzüm, elma, armut, visne ve kiraz’di. Kazada bulunan sekiz ormandan kesilen keresteler satilmak üzere sancak merkezi Sebinkarahisar’a gönderilirdi. Her sene Mayis ayinin yedisinde (20 Mayis) bir panayir, Cumartesi günü de hafta pazari kurulurdu.
Alucra, XVI. yüzyilda Osmanli idarî teskilatinda Karahisâr-i sarkî sancagina bagli bir nahiye merkezi idi. 1273 (1856-57) tarihli Devlet Sâlnâmesi’nde ise Mindeval ile birlikte Sebinkarahisar’in kazasi olarak görülüyor ve “Ulucra ma‘a Manzaval” seklinde yaziliyordu .
1286-1289 (1869-1872) yillari arasinda yayinlanan Devlet Sâlnâmesi’nde Sebinkarahisar sancaginin kazalari arasinda Alucra’nin ismine rastlanmaz. 1288 (1871) tarihli Sâlnâme’de “kazâ-yi mezbûr, müceddeden teskil olundugundan refaket memurlugunun henüz tayîn kilinamadigi”na dair bir kayit bulunmakta, kaymakam olarak Ismail Efendi’nin adi geçmektedir . Bu konuda 1301 (1884) tarihli Sâlnâme’de “Karaçayir denilen mahalleye 1289 (1872) yilinda bir hükûmet konagi yaptirilarak merkez kabul edildigi, yakinina iki han, iki kahvehane, iki firin yapildigi, memurlarin gündüzleri hükûmet konaginda vazifelerini icra ettikleri, aksamlari ise ikâmet ettikleri köylerine gittigi” yazilidir .
Alucra’nin 1881 yilinda Avarak, Tesdik, Karabörk, Kemâlli, Zil, Mismilon adlarinda alti nahiyesi, 1889 yilinda Kemâlli, Zil, Zihari, Avarak adlarinda dört, 1906 yilinda Mindeval adinda bir nahiyesi vardi .
Alucra bölgesi Türk boylarinin yurt tuttugu bir yöredir. Bugün Alucra yöresinde köy isimleri olarak görülen Parak, Ozan, Köroglu, Panlu birer boy veya oymak-obanin adasi oldugundan degerlidir. Karabörk, Kuman adli köylerin buraya yerlesen Kumanlar’in hatiralariyla anildigi anlasiliyor.
1404 yilinda Semerkand’a gitmekte olan Katalan elçisi Clavijo, Erzincan yöresine çok yakin bir yerde Çepniler’in bulundugu bir kale görmüstü. Clavijo, bu konuda “... ögleden sonra bir vadiye vardik. Orada Çapanli kabilesine mensup Türkler’e ait bir kale bulundugunu anladik. Kabasika ile bu Türkler arasinda harp vaziyeti devam ettiginden, Kabasika’nin adamlari bize bir müddet duraklamayi ihtar ederek etrafi kesfe çiktilar” demektedir . Kirzioglu, Kabasike ile savasanlarin “Bayburt Ovasi batisindaki Sinür köyünde ocaklari bulunan Bayindurlu/Akkoyunlu ve Kelkit baslari ile Kürtün bölgesi kuzeyinde ve Alucra’daki Çepnilü Türkleri” oldugunu söylüyor .
1889 yilinda Türk erkek nüfus 10.925, hiristiyan erkek nüfus ise 205 kadardi. Bundan baska on hanede 40 nüfus muhacir, yani siginti Alucra’ya yerlesmisti. 1905 yilinda ise 21’i erkek, 9’u kadin olmak üzere 30 Ermeni, 325’i erkek, 336’si kadin olmak üzere 661 Rum, 14.854’ü erkek, 13.996’si da kadin olmak üzere 28.850 Türk nüfus yasiyordu. Toplam nüfus 29.541 idi .
Alucra kazasinda 1887 yilinda kaza meclisi, bidayet mahkemesi, nüfus idaresi, maarif ve menâfi komisyonu, tahrîr ve vergi komisyonu, beledî meclisi, ticaret ve ziraat komisyonu, zabita dairesi gibi devlet kurum ve kuruluslari vardi. Alucra kazasinda bu yillarda 40 câmi ve mescit, 6 medrese, 53 Islâm (Türk), 3 hiristiyan mektebi vardi. Manevî sahsiyetlerden Çagirgan Baba ve Bektasi tarikatina mensup Çomakli Baba burada medfundur .
Bazi kaynaklarda Alucra Belediyesi’nin 1892 yilinda kuruldugu bildiriliyorsa da, 1872 yilina ait Sâlnâme’de beledî meclis reîsinin nâib Mehmed Ârif Efendi oldugu yazilidir .
1900’lü yillarda kasabadaki Mesûdiye medresesinde 73, Zencar köyündeki medresede 120, Zihar köyündeki medresede 80, Karabörk köyündeki medresede 70, Mezmek köyündeki medresede 40, Çatak köyündeki medresede 90, Mindeval köyündeki medresede 40 talebe ders görmekteydi. Mesûdiye medresesinin müderrisi müftü Halil Efendi, Zencar medresesi müderrisi Haci Hasan ve Hüseyin Efendiler, Zihar medresesi müderrisi Saîd ve Osman Efendiler, Mezmek medresesi müderrisi Süleyman Efendi, Çatak medresesi müderrisi Mustafa Efendi, Mindeval medresesi müderrisi Yakub Efendi idi. Kasabadaki Rüsdiye mektebinde 34 talebe ögrenim görüyordu. Birinci ögretmen Ali Riza Efendi idi .
Birinci Dünya Harbi sirasinda, 1916 Temmuz’unda Ruslar’in Karadeniz kiyisinda Görele’yi alip Harsit Çayi vadisine dayanarak, Kelkit Çayinin yukari havzasina girmeleri üzerine bölge muharebe cephesine epeyce yaklasmis bulundu ve bu yüzden de bir hayli zarara ugradi . III. Ordu da yeni bir teskilatlanmada, kolordular lagvedilerek iki yeni Kafkas Kolordusu teskil edilmisti. I. Kafkas Kolordusu, Kemah ile Sebinkarahisar arasinda, II. Kafkas Kolordusu da Kelkit ile Tirebolu bölgesinde bulunuyordu. II. Kafkas Kolordusunun karargâhi da Alucra’da Zihar (Çakmak) köyünde idi. Kolordu Komutanligina Tugg. Fevzi Pasa (Çakmak) tayin edilmisti (7 Eylül 1916) . Millî Mücadelede Erzurum Kongresine (23 Temmuz-7 Agustos 1919) Alucra’dan delege olarak Hüseyin Hüsnü Efendi katildi .
Cumhuriyetin ilk yillarinda (1926-1927) Alucra kazasi merkez (Mesudiye) ve Mindeval (Tesdik) adlarinda iki nahiyeden ibaretti. Havasinin latîf, sularinin bol olmasi ile ünlüydü. Ahali ve çevre ilçeler halki, bilhassa Tirebolu ve Espiye halki Güllüce, Tohumluk, Agalikkirani, Çakrak gibi yayla ve obalara çikarlardi. Kazanin ziraata elverisli arazisi 90.000 dönümdü. Ancak, bu araziden 45.000 dönüm kadari ekilebiliyordu. Kazada 3000 öküz, 3343 inek, 365 manda, 293 at, 556 merkep, 4423 koyun, 14.488 keçi vardi. Kazanin ormanlari çam, köknar, pelit, kavak, ardiç agaçlarindan ibaretti. Kazada Ziraat Bankasi’nin 143.000 lira sermayeli bir sandigi vardi. Belediye, 1950 liralik bir gelire sahipti. Kasabada bir ilk erkek, bir ilk kiz mektebi, 5 yatakli saglik evi bulunmaktaydi.
1926-27’de kaza kaymakami Kemal Bey, mal müdürü Ihsan Bey, müftü Sâkir Efendi, hakim Hasan Bey, müdde-i umûmî Tevfik Bey, mustandik Mâhir Bey, posta-telgraf müdürü Refik Bey’di .
Ikinci Dünya savasinin sona erdigi yillarda ekonomisi yine ziraata dayaniyordu. 1946 yilinda elde edilen ziraat mahsulleri sunlardi: 3970 ton bugday, 1100 ton arpa, 170 ton çavdar, 30 ton misir, 7 ton fasulye, 200 ton fig, 52 ton armut, 6 ton ayva, 208 ton ceviz, 20 ton erik, 120 ton elma, 12 ton kiraz, 1 ton kizilcik, 2 ton seftali, 40 ton üzüm, 11 ton visne, 1 ton zerdali .
Alucra’nin, Susehri’nin bütün köylerinden, Refahiye’nin bir bazi köylerinden alinan yumurtalar Sebinkarahisar’da toplandiktan sonra Manastir ve Saydere ormanlarindan kesilen kerestelerle yapilan sandiklara yerlestirildikten sonra kamyonlarla sekiz saatlik süre içinde Giresun’a nakledilir, baska kasabalardan getirilen yumurtalarla ve diger mahsullerle birlikte Barselona’ya, Marsilya’ya, Yunanistan’a ihraç edilirdi. Beyazligi, kabuklarin inceligi ve hafifligi ile Sebinkarahisar cevizleri ile birlikte Alucra cevizleri de dis pazarlarda ragbet görmekteydi .
Sehir nüfusu 1927 nüfus sayimina göre 286 erkek, 254 kadin olmak üzere 540 kadardi. Bu sayi 1935’de 770, 1940’da 775, 1945’de 711, 1950’de 854, 1955’de 2229, 1960’da 1905, 1965’de 2289, 1970’de 3785, 1975’de 7070, 1980’de 8823, 1985’de 10.470, 1990’da ise 11.517’yi bulmustur . Ahali geçim sikintisi nedeniyle is bulmak için sahildeki il ve ilçelere, özellikle de Istanbul’a göç etmistir.
Alucra, kentlesme derecesi ve hizi açisindan hizli bir degisim göstermistir. 1970 yilinda en düsük kentlesme derecesine (% 10.4) sahip olan Alucra, 1985’de kentlesme orani % 28.2’ye yükselerek % 17.8’lik bir kentlesme hizi göstermis ve siralamada Giresun’u da asarak birinci olmustur. Alucra, hizmetler bakimindan Giresun’a, tüketime dayali ticaret yönünden Istanbul’a yöneliktir .
ALUCRA KAZASI (1881)
Kaymakam: Mustafa Sabri Bey
Nâib: Resîd Efendi
Türk nüfus (E): 8.477
Rum nüfus (E): 291
Avarak Nahiyesi
Müdür: Mustafa Efendi
Nüfus: 3.732
Köy sayisi: 14
Tesdik Nahiyesi
Müdür: Ahmed Efendi
Nüfus: 3.800
Köy sayisi: 22
Karabörk nahiyesi
Müdür: Mustafa Efendi
Nüfus: 2.594
Köy sayisi: 6
Kemalli nahiyesi
Müdür: Mehmed Efendi
Nüfus: 2.098
Köy sayisi: 13
Zil nahiyesi
Müdür: Emin Aga
Nüfus: 2.376
Köy sayisi: 6
Mismilon nahiyesi
Müdür: Durmus Aga
Nüfus: 2.438
Köy sayisi: 28 (?)
KAYMAKAMLAR
Dönemi Adı
1871-1872 Ismail Efendi
1875 Ahmed Efendi
1881 Mustafa Sabri Bey
1883 Mustafa Sevkî Efendi
1885-1887 Rüsdî Efendi
1888 Haci Mehmed Sükrü Efendi
1889-1890 Haci Mehmed Rüsdî Efendi
1895 Ömer Âsaf Bey
1896 Süleyman Râkim Efendi
1897 Tevfîk Efendi
1898 Mustafa Efendi
1900-1902 Nurî Bey
1903 Mehmed Fevaid Bey
1904-1906 Halil Hilmî Efendi
1907-1908 Mustafa Nazim Efendi
1910-1912 Abdünnâfi Bey
1918 Ziya Bey
1925-1926 Ali Riza Bey
1926-1928 Kemal Bey
|
|